Fener Balığı Hakkında Bilgiler


Fenerbalığı Hakkında Bilgiler

Şüphesiz, hayat hiçbir yerde, derindeniz fenerbalığınınki kadar iç karartıcı değildir. Sonsuz bir karanlık içinde 3 kilometre aşağıda, kırılgan kemiklerin oluşturduğu kasvetli, hareketsiz bir lamba, körelmiş kaslar ve sadece parıldayan bakterilerin eşlik ettiği kağıt inceliğinde kara bir deri. Öyle bir ömür ki tüm zamanını bekleyerek, kimi zaman aylarca bekleyerek tüketirsin simsiyah kasvetin içinden geçecek herhangi bir canlının ilgisini çekmeyi istersin; onu, büyük ve derin ağzına sürüklenecek mesafeye getirecek kadar uzun süre yakınında tutmayı başarma umuduyla, tependeki ışığı yakıp yakıp söndürerek, bir ömür geçirirsin ...

"Fenerbalığı" sözcüğü, avlarının dikkatini, uzun, esnek ve genellikle kafanın tam ortasından çıkan bir uzantı aracılığıyla çeken, yaklaşık 300 ayrı tür için kullanılmaktadır - bunlar arasında deniz kurbağaları, kurbağa balıkları, yarasa balıkları ve keler balıkları yer alır. Oltaya benzeyen bu uzantının ucunda, tıpkı bir kurtçuk gibi asılı duran, esca adı verilen (Latince besin anlamına gelir), canlı bir yemi taklit edercesine hareket ettirilebilen bir yapı bulunur. Derin deniz fenerbalıklarında esca, üzerinde yaşayan bakterilerin denetlediği kimyasal bir tepkime sayesinde ışık saçar. Elde ettiği bu ışığa karşılık hayvan, bakterilere besin sağlar, Escaların şekli, değişik fenerbalığı türlerinde farklılık gösterir. Önceleri bu şekil farklılığının, değişik türdeki avları çekmeye yaradığı düşünülürdü, oysa artık tüm fenerbalıklarının benzer şekilde beslendiklerine inanılıyor. Belki de kafanın üzerinden dışarı uzanan büyük, kıvrımlı, parlak bir çubuğa sahip olmak, bir tür çiftleşme gösterisidir. Derindeniz fenerbalıkları, yeryüzünün en çirkin ve tuhaf görünümlü yaratıklarıdır. Kendilerinden iki kat büyük avları dahi sindirebilecek

kadar elastik bir mideleri vardır (hatta ışıklı balıklan yuttukları durumlar için ışık geçirmez bir iç örtüye sahiptirler). Avlarının dışarı kaçmasını engellemek için ağızlarında ve gırtlaklarında, birer set arkaya kıvrılmış diş bulunur. Dişi Fenerli oltabalığı (Unophryne arborifer), siyah yumru biçimindeki gövdesinden uzanan titrek ışıklı bir çift tuzakla, flüoresan köklü bir sebzeye benzer; bunlar, hayvanın tepesinde fantastik bir ağaç dalı gibi yükselen iki parıltı zokadır, Latince ismi "ağ ile avlanan ağaç şekilli kurbağa" anlamına gelir. Tüylü deniz şeytanının (Caulophryne polynema) dev dikenli yüzgeçlerinin yıpranmış bir görüntüsü vardır, vücudu hiç de sevimli olmayan solgun tüylerle kaplıdır ve feneri, aşınmış bir meyan kökü sapına benzer. Balık dünyasının en hassas yanal çizgileri bu hayvanlarda bulunur; en ufak bir hareket, ağzının açılıp kapanmasını tetikler. Dev oltalıbalık (Gigantactis elsmanı) baş aşağı yüzerek fenerini deniz tabanında sürükler. Denizşeytanının (Lasiognathus saccostoma ya da tüylü çeneli kese-ağız), alta balıkçıları gibi öne doğru fırlamğı fenerinin ucunda parıltılı üç kanca bulunur. Mucize balığının (Thaumatichtys axeli) ağzının tavanından sarkan fener ise, flüoresan lambalı bir çift bademciği andırır.

Erkek derindeniz fenerbalığı dişiden çok daha küçüktür ve fenersiz· dir. Avlanmakla değil çiftleşmekle ilgilenir. Uygun bir dişi bulmak için kocaman gözlerini, dişinin feromonlarını koklayabilmek için de devasa burun deliklerini kullanır. Onu bulduğu an, dişleriyle gövdesini kavrar ve ortadan kaybolmaya başlar. Pullar, kemikler, kan damarlan, her şey dişininkilerle kaynaşır. Birkaç haftanın sonunda, erkekten geriye kalan, dişinin iki yanında sallanan ve hali sperm üretmeye devam eden testisleridir. Gövdesinin yan kısımlarında sekiz testisin birden asılı durduğu dişilere rastlanmıştır. Bazı türler, bir dişi bulmayı başaramadıkları durumda kendileri dişiye dönüşür ve devasa boyutlara ulaşır. Fenerbalıklarının da söylemeyi adet haline getirdiği gibi: Bir fenerbalığı olmaktan daha beter bir şey varsa, o da, erkek bir fenerbalığı olmaktır.